Nüfus yoğunluğunun yüksek olduğu kentler, ekonomik faaliyetler açısından ticaret, sanayi ve hizmet sektörlerinin öne çıktığı, tarım dışı faaliyetlerin baskın olduğu yerleşim birimleridir. Bu kentler, işbölümü ve uzmanlaşmanın önem kazandığı, göçlerin nüfus profiline şekil verdiği karmaşık yapılar barındırır. Dünya genelinde kentlerde yaşayan nüfus hızla artarken, kentsel kullanımlar ve yaşam sürekli değişim içindedir. Bu değişim; nüfus artışı, kentsel fonksiyonlardaki değişiklikler, arazi kullanımı çeşitliliği ve kent ekonomisindeki gelişmelerle belirlenir.

Geçmişte artan nüfusa bağlı olarak genişleyen konut alanları, kentlerde arazi kullanımının değişmesine ve çeşitlenmesine yol açarken, göçle artan kentsel nüfus ise düzensiz yerleşmeye, gecekondulaşmaya ve çevresel kapasitenin aşılmasına neden olmaktadır. Bu durum, kentleri yaşanabilirlikten uzaklaştıran sorunlara yol açar. Bu olumsuz gidişatın durdurulması ve kentlerin yeniden yaşanabilir hale getirilmesi için planlı bir dönüşüm sürecine ihtiyaç vardır.

Bugün kentsel dönüşüm, Türk kentlerinin önemli gündem maddelerinden biridir. Kentsel dönüşüm, değişime uğrayan kentsel bölgelerin ekonomik, fiziksel, sosyal ve çevresel sorunlarına kalıcı çözümler getirmeyi amaçlayan kapsamlı bir bakış ve eylem içerir. Bu süreç, çökme ve bozulmanın yaşandığı kentsel mekanları, ekonomik, toplumsal, fiziksel ve çevresel koşullarda bütünlük sağlayan strateji ve eylemlerle iyileştirmeyi hedefler. Kentsel dönüşüm, kent sorunlarına çözüm sunan çağdaş bir yaklaşımı temsil eder, çeşitlenen sorunlara yönelik çeşitli dönüşüm projeleriyle birlikte gelişir.